Michael Berg,
Çevirmen : Işıl Ölmez,
Goa Yayınları,
2008,
108 sayfa.
Evren vermek üzerine kurulmuş bir sistemdir, vermek evrenin doğal akışıdır. Ağaçlar meyve verir, güneş, ısı ve ışık verir. Fiziksel dünyada hiçbir şeyi vermeden alamayız, hatta dahası, ancak verdiğimiz kadarını alırız. Vermenin, paylaşmanın bilincine ulaşmadan elde ettiklerimiz asla kalıcı olmayacak, yoluna girmiş gibi görünen hayatımız kısa süre sonra eski halini alacaktır. Hepimiz bir şeyler istiyoruz, daha çok, daha çok istiyoruz.
Michael Berg'in yazdığı Kabala Sır, özet haliyle yaşamın özünü anlatıyor. Michael Berg'in amacı dünyadaki amacımıza dair gündelik kavrayışımızın, kelimenin tam anlamıyla, nasıl tersine olduğunu göstermek. İşte size kitaptan bir alıntı: "Çok eskiden Yakup adında fakir bir mum yapımcısı vardı. Adam elmasların alelade çakıl taşları kadar çok olduğu esrarengiz bir adadan bahsedildiğini duymuştu. Böylece Yakup evinden ayrılıp en yakın limana doğru yola koyuldu. Orada elmas adanın gerçekten var olduğunu öğrendi, ama acele etmesi gerekecekti. Adaya sadece her yedi yılda bir, bir tekne gidiyordu ve o da az sonra yola çıkıyordu! Yakup tekneye koştu.
Adaya vardığında duyduklarının hepsinin doğru olduğunu gördü! Her yer kumsaldaki kum taneleri gibi elmaslarla doluydu. Eve döndüğünde nasıl zengin olacağını hayal ederek dizlerinin üzerine çöken Yakup torbalarını ışık saçan değerli taşlarla doldurdu.
Nasıl olduysa tam o sırada ada sakinlerinden biri ona yaklaştı. 'Torbalarını bu değersiz çakıl taşlarıyla doldurarak zamanını boşa harcıyor-sun' dedi yeni gelen. 'Yedi yıl burada kalacağın için kendine bakmanın bir yolunu bulsan iyi edersin. Bir mesleğin var mı?'
öBen mum yaparım' dedi Yakup. 'Çok güzel. O zaman mum yapmaya başlasan iyi olur.' Yakup aynen bunu yaptı ve çok geçmeden giderek büyüyen bir iş kurdu. Aslında, kendisiyle rekabet edecek başka bir mum yapımcısı olmadığı için adadaki en önemli adam haline geldi. Daha Yakup farkına varamadan yedi yıl geçmişti.
Nihayet bir gün tekne geldi.
Bunu gören Yakup telaş içinde eşyalarını toplayarak tekneye bindi. Eve döndüğünde ailesi sabırsızlıkla bavullarına baktıktan sonra gözlerini hayret içinde Yakup'a dikti. 'Hazine nerede?' diye sordu karısıyla çocukları. 'Gideli yedi yıl oldu. Bir tomar mumla geri döndün!'
Yakup gülmekle yetindi. Anlamıyorlar mıydı? Mumlar onu adada önemli bir insan yapmıştı! Konuşmak için ağzını açtığında birden hakikati gördü. Ya gitmesindeki amacı unutmuştu; höe2löe2 evden ayrıldığı sırada sahip olduklarından daha değerli bir şeyi yoktu."
Gerçek neşe ve doyuma ulaşmanın tek yolu paylaşan bir varlık haline gelmektir. Artık Sır'ı öğrendiniz! Neden neşeli ve doyumlu bir haya-tın sizi es geçmeye devam ettiğini sorabilirsiniz.
Tülin Penso
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder